22 Temmuz 2011 Cuma

TARANTULA



Savaşı en iyi becerenler
barış vaazı
verenlerdir.

Charles Bukowski

Bireyin sembolik evreniyle dönemin ruhuna uygun olarak bedensel ve zihinsel özgürlüğü, cesareti, savaşın anlamsızlığını, nihai olanı değiştirme çabasını kendine özgü -şarkı sözlerini andıran- bir tarzla anlatıyor Bob Dylan. Boğazındaki kılçıktan kurtulmak için herkese, her şeye ve hiçliğe karşı duruyor. “Artık herkes savaşların para & hırs & hayır kurumları yüzünden meydana geldiğini biliyor.” (s.11) “Kafanı bir şeye yoracaksan -‘insanlar neden birbirlerini sevmiyor'la başlama- insanlar neden kendilerini sevmiyorlar diye başla.'' (s.125)

Yalnızlığıyla kendi içine kapanan bireyin, umutsuzluğuyla baş başa kalmasını menfaat gibi nedenlerle irdeleyen Dylan; “dostlarının kim olduğunu bilirsen iyi olur fakat hiçbir dostunun olmadığını bilmen de bir o kadar iyi…” (s.29) diyerek bireyin aynı zamanda yalnızca kendiyle var olabildiğini de hatırlatmaktadır. Bireyin itildiği zindanın ya da esaretin köküne inmenin yollarını arıyorken bir yandan da “herkes senin için bir geri zekalı seçiyor - böyle meselelere kafa yorma” (s.90) diyerek ironik bir söylem kuruyor.

Tarantula'nın keskin virajlarında safkan alkolikler, ruhuyla teneke bir araba gibi oynayan anti kahramanlar da yol alıyor, konuşmayan -suçlu, deli vs yerine de konmayan- keşişler, İncil'den çıkma insanlar, itilip kakılan fahişelerin kendilerinden daha değersiz birini bulma gayreti de. Yığının (toplum) ve aknenin (gençlik) uyumsuzluğunu, özgürlük arayışının sözcülüğünü de üstleniyor.

Joan Baez bir röportajında Dylan için; “gördükleri sadece kendisi için bir şey ifade ediyordu… Başkalarının ihtiyaçları için kafa yoran biri değildi” demiş olsa da o, yazma serüvenini “senin dışında herkes için yazıyor olmak” (s.17) şeklinde tanımlıyor. Yeni bir dalga yaratmıyor belki, ama vurguluyor, sözü iskelet halinde bırakmıyor.

Marksizmin kapitalist sisteme karşı her zaman bir sözü olmadığının altını çiziyor Dylan; “tanrı west virgina madencilerini devrimci olmak için değil 46 model Chevrolet sahibi olup Cenevre'ye kaçmayı arzulamak için yarattı.” (s.79) Kimse kimseye daha fazlasına sahip olmaya çalışma, demeyecek. Zaten kimse bu sözleri duymak istemez. Onlara, duymak istediklerini söylediğinde kesinlikle ‘iyi ve güvenilir' birisindir. Duymak istemediklerini söylediğinde işin rengi değişir… Çünkü herkes kendi gerçekliğinin farkında. Çünkü herkes memnuniyetsizliği ve özgüven eksikliğiyle sahip olamayacaklarını arzuluyor. Çünkü kimse kendini sevmiyor. Herkes çağlayan yalnızlığıyla ıskaladığı küçük fırsatlara hayıflanıyor. Bu yüzden “kimseye bildiğin ve onların da bildiği bir şeyi söyleme. bu onlardan hoşlandığın anlamına gelir & ve hoşlanmıyorsun!…” (s.41)

Tekelleşen bürokrasinin kuklalarına, siyaset tüketicilerine, kafa kol ilişkilerine, insan yığınlarının sindirilmesine aykırı bir dil ve duruşla başkaldırıyor. “İntihar, ankesörlü telefonlardan evlere doğru döşeniyor” (s.13) ama “amerika birleşik devletleri ses geçirmez değil.” (s.78) Olması gerekenden uzak olan her olay ve detaya karşı muhalif tavrını sakınmayan Dylan, müziğiyle olduğu kadar duyarlı duruşuyla da saygınlığını korumakta.

Hayal gücünü sistemin çıkmazıyla çarpıştıran Dylan için; sınıftaki en zeki öğrenci okula sarhoş gelen çocuktur ve sorulduğunda kesinlikle büyüyünce ‘dolar' olmak gibi ilginç bir yanıtı olacaktır.
Dylan, Tarantula'da kulladığı metafor ve çeşitli sentezlerle okura sunduğu anahtarın hangi kapıyı açacağını yine okurun bulacağını söylerken hazırcı okuru da eleştirmeyi ihmal etmiyor; “oh romeo romeo, nerede kaldın yavşak?” (s.51)

Tarantula - Bob Dylan
Türkçesi: Cenk Gültekin
Özgür Yayınları, 2009; 134 s.


* Mavimelek e-dergi 42. sayı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder